Logo

Motivasyon kaygıyı yener

05.12.2020 17:42 371 gözden geçirmek
IMG

Uzaktan eğitim başladı ve okul yeniden eve taşındı. Uzmanlar, bu eğitim öğretim yılını kayıpsız hatta yeni beceri ve kazanımlarla tamamlamanın mümkün olduğunu söylüyor.

 

COVID-19 tedbirleri kapsamında, tüm kademelerde uzaktan eğitimin başlamasıyla birlikte okul yeniden eve taşındı. Uğur Okulları PDR ve Ar-Ge’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Sezgin, öğrencilerin uzaktan eğitim sürecini daha iyi yönetebilmesi, ebeveynlerinse çocuklarına destek olabilmek adına dikkat etmesi gerekenleri anlattı. Geçtiğimiz yıl edinilen tecrübeler ışığında, bu eğitim öğretim yılını kayıpsız hatta yeni beceri ve kazanımlar edinerek tamamlamanın mümkün olduğuna dikkat çeken Sezgin, şöyle konuştu:

 

“Kaygının en büyük düşmanı motivasyon. Geçtiğimiz mart ayından bu yana yaşanan süreçte en çok sınav grupları kaygıya kapıldı. Disiplinli olmak ve planlı çalışmak yolumuzu aydınlatır. Bireyi kaygıdan uzak tutacak en önemli unsur motivasyondur. Öğrenciler kendilerine öncelikle kısa süreli hedefler koymalı. Bu hedeflere ulaşıldıkça içsel motivasyon artar. Unutmayalım ki motivasyon her zaman kaygıyı yener. Öte yandan öğrencilerin hayatının bundan sonraki sürecinde etkili olacak bu dönemde kaygı yaşamalarını da normal karşılıyoruz. Ancak kaygı korkuya, korku dehşete dönüşürse bu durum öğrenmenin önüne geçer.

 

RUTİNLER BİREYİN KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMESİNİ SAĞLAR
Evde yaşam düzeni ve kurallara bağlı bir rutin oluşturulması gerekiyor. Kriz durumlarında rutinler, insanın kendini güvende hissetmesini sağlar. Aileler günlük rutinini oluşturmalı. Kahvaltı saati, ders saati, film saati gibi günlük ya da haftalık planlar yapılmalı. Bu rutin içinde ders programının öğrenci ve aile tarafından ortak gündemle takip edilmesi oldukça önemli. Bu öğrencinin hem kendini daha güvende hissetmesine hem de akademik verimliliğinin artmasına yardımcı olur. Öğrenci için olabildiği kadar sade ve dış etkenlerden arınmış bir çalışma ortamı oluşturulmalı. Öğrencilerin ders sırasında gerekli tüm kitap defter tablet gibi araç gereçleri yeterli düzeyde yanlarında olmalı. Unutmayalım ki ev özel yaşam merkezi, okul ya da iş yeri ise kamusal yaşam merkezidir. Bu iki alan birbirine karıştırılmamalı. Hatta çocukların ruhsal sağlığını desteklemek adına ev kıyafetleriyle de online derse katılmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

 

EBEVEYN EVDE ÖĞRETMENE DÖNÜŞMEMELİ
Dijital dünyada, anne ve babanın çocuğa rol model olması gerekiyor. Ebeveynler çocuğun kendi öz düzenleme becerilerini geliştirmesine destek olmalı. Çocuğun bir gününü planlayıp, o günü yaşayıp, günün sonunda değerlendirmesine ve ertesi gün için kendisine hedef koymasına, kendi sorumluluklarını yerine getirmesine, bununla ilgili kendine motivasyon oluşturmasına öz düzenleme denir. Öte yandan anne ve baba evde bir öğretmene dönüşmemeli. Yönlendirici, teşvik edici ve motive edici olmalı. Eğer tamamen bir öğretmene dönüşürse bu ebeveyn ve çocuk ilişkisine zarar verir.

 

KÜÇÜKLERE SORUMLULUK GENÇLERE ÖZGÜRLÜK
Küçük yaş gruplarına sorumluluk vermek çocuğun  gelişimini olumlu destekler. Özellikle pandemi sürecinde küçük yaş gruplarında ‘regresif’ tavırlarla karşılaşılıyor. Ebeveynler çocukların sorumluluklarını üstlendikçe, çocuklarda istediğini ağlayarak yaptırma ya da kendi problemlerini ebeveynine çözdürme gibi davranışlar ortaya çıkıyor. Hatta anne ve babayla beraber uyumaya başlayan çocuklar var. Bu tip durumlarda anne ve babanın bu davranışları kontrol altına alması gerekiyor. Çünkü ‘regresyon’ kar tanesiyle başlayıp bir kar topuna dönüşebilir. Küçük çocuklara odasını toplama, birlikte yemek hazırlama, tamirat gibi sorumluluklar verilmeli. Öte yandan ergenlik dönemindeki gruplara ise özgürlük alanı sağlanmalı. Bireysel özgürlüklere saygı gösterilmeli. Birbirine saygı gösteren bireylerin pandemi sürecini daha sağlıklı geçirdiğini gözlemliyoruz.

 

DERS ANLATMAK YERİNE ÇOK SORU SORUN
Çocuktaki merak duygusunu uyandırmak küçük yaş gruplarıyla daha sağlıklı iletişim kurulmasını sağlar. Çocuk ne kadar çok merak ederse o kadar hızlı öğrenir. Öğretmen bir konuyu uzun uzun anlatmak yerine çocuklara sorular sorarak merak duygusunu uyandırabilir. Bu nedenle öğretmenlerimize ‘bol bol anlatmayın, bol bol sorun’ önerisinde bulunuyoruz. Çocukların mesleği oyunculuktur ve uzaktan eğitimin içinde de mutlaka oyun olmalıdır. Böylece öğrenme eylemini bir çekim merkezi haline dönüştürebiliriz. Uzaktan eğitim sürecinde küçük yaş gruplarını sosyalleşme konusunda da desteklemek gerekiyor. Çünkü en çok sosyal gelişim yönünden eksik kalıyorlar. Öğretmenlerimiz ders aralarında çocukların arkadaşlarıyla sohbet etmesi için konular oluşturabilir, ya da birlikte oyunlar oynanabilir.”

Haber akışı